16 Ekim 2012 Salı











Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir
İçinde ben. 
Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden 
Giderken sen... 
Tüyleri ıslak kuşlar su içiyorlar çeşmelerden 
Kimsenin umrunda değiliz, 
Ne aşk 
Ne ben. 
Bir şey olmamış,bir yerinden vurulmamış gibidir şehir. 
Her gidiş niye birbirine benzer. 
Arabaların camlarını siler tinerci çocuklar 
Bir sigara parasına ömrümü anlatırım 
Belki onlar dinler 
Çekip gidişin hangi şarkıya benzer 
Bulup çıkarırız karanlıkta bir şehrin içinden 
Çocuklarla beraber 
Neden kimsenin umrunda değiliz 
Neden 
Ne aşk 
Ne ben 
Islık çalmayı bilseydim 
Birazda kahretmeyi 
Hayır aç değilim diyebilmeyi 
Canım istemiyorlarla çekip gitmeyi 
Denizi seyretmeyi kıyıdan 
Martılardan dilek tutmayı becerebilseydim 
Belki kolay olurdu sensizlik 
Belki benide alırdı koynuna hasretin derin boşluğu. 
Yapabilseydim,kapıyı ardından ben kapayabilseydim 
Camlara vurabilseydim öfkesini sensizliğin 
Kırıp dökebilseydim senin gibi 
Birde ayrılığı sevseydim olurdu sanki. 
Şu senin gidişin biraz üzmeliydi yağmur 
sonrası bu şehri 
Elimi tutmalıydı beyoğlu 
Koluma girmeliydi üsküdar 
Geçer demeliydi bakinin kahvesi 
Sinema afişleri gönlümü almalıydı 
Göz kırpmalıydı fatihin ana caddesi 
En azından kadıköy biraz ağlamalıydı 
Olur demeliydi galata 
Samatya yanımda yürümeliydi tren raylarıyla 
Saçlarımı okşamalıydı kasımpaşa 
Aşk böyledir demeliydi bakırköy mesela 
Yüzüme rüzgarını sürmeliydi eyüp sultan 
Eminönü oturmaya gelmeliydi bütün kuşlarıyla
Tophane demli bir çay söylemeliydi en kırılgan anımda. 
Yağmur sonrası bu şehri kolkola 
geçmeliydim bütün arkadaşlarla 
Bir şiir yazabilmek için kocaman yalnızlığa 
Bunun için isterdim bu şehri yanımda 
Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir 
İçinde ben 
Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden 
Giderken sen...







Hiç yorum yok: