24 Temmuz 2011 Pazar

Kadın ve Erkek


Her nedendir bilinmez her birimiz ilişkilerimiz konusunda ne kadar seçici olursak olalım daima gönlümüzü yarım akıllı odunun tekine kaptırıyoruz.
- Ayy şunun burnu kemerliiii
- Ayy şunun saçına baksanaa ne iğrennçç
- Allahııım şunun boyuna baksanaa
- Ne kadar tipsiz bir şey buu
- Öldürseler çıkmam bunlaa
...
gibi inciğini cinciğini inceleriz bu erkek milletinin. Sonra bir bakmışız ki burnu desen kemerli , saçı desen satsan beş para etmez , boyu desen bacağım kadar , tipsiz desek onun yanında brad pitt kalır denecek biriyle beraberiz.
Biz kadınlar tuhaf canlılarız ... Erkekler anlamadıklarını söylüyorlar ya. Şimdi fark ediyorum meğersem ne kadar da haklılarmış :)
Bazen ben bile anlamıyorken kendimi bir erkeğin beni anlamasını beklemek ne saçmalık bilemiyorum artık.
Erkekler ve kadınlar elmalar gibi aslında. Kadınlar yeşil ve ekşi , erkeklerse kırmızı ve tatlı. Erkekler tatlı oldukları için kadınlardaki o ekşiliğin içinde saklı olan tatlıyı hissedemiyorlar.
Ekşi mi ? Ekşi.
Tatlı olabilir mi ? Hayır.
En basit haliyle bu erkek kadın ilişkileri. Aynı yapıdalar. İkisi de meyve. İkiside aynı cins. Ama biri yeşilken diğeri kırmızı. İlk ayrım burda başlıyor.Cinsiyet ayrımı...
 Sonra biri tatlıyken diğeri ekşi. Buda duygusal ayrım...

Bizler bir araya gelmemesi gerektiği halde bir araya gelip birbirlerine çağdaş çağdaş laf sokan , küçümseyen ve sonra da birbirlerini deli gibi arzulayabilen canlılarız. Hatta işi abartıp bir ömrü beraber geçirmeye kadar götürüyoruz olayı. Ama gereken de bu değil mi? Tatlı olmasa acının ne anlamı var ki. İkisi beraberken değerli. Ayrıldıklarında tatlıya tatlı diyebilir miyiz ? Ya acıya acı ? Zaten aldığımız tek tat o olur. Acı acılığını yitirir. Tatlı tatlılığından olur...

Hiç yorum yok: